Meral Akşener’in tutarsız hamlesi neye hizmet ediyor?

Ülker Fermankızı

 

Millet İttifakı dağılıyor mu?

Herkes bu soruyu merak ederken Akşener’in 6’lı Masan’ın kararı ile ilgili çelişikli tepkisi herkes tarafından Meral Akşener’in masadan ayrılması olarak algılandı.

Ardından İYİ Parti’den art arda gelen açıklamalar, Meral Akşener’in masadan kalkmadığını, sadece fikrini beyan ederken özgür iradesini gösterdiğinin altını çizdi.

Nitekim 6’lı Masa kararından sonra imzalar arasında Meral Akşener’in imzası net bir şekilde görüldü. O halde Meral Akşener Masanın adayını canı gönülden olmasa da kabul etmiş demektir.

Durum böyleyse, o zaman  Merel Akşener, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı hakkında neden açıklama yaptı ve Merel Akşener’in Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı olduğunu düşündürme çabaları niyçindi?

Bir dizi uluslararası analist, Merel Akşener’in Altılı Masa’da CHP içinde kaos yaratmaya çalıştığını söylüyor. Kemal Kılıçdaroğlu ise böyle bir hamleyi öngörüyordu.

Dolayısıyla İmamoğlu ve Yavaş, kendi adaylıklarını değil, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını desteklediklerini hemen teyit ettiler. Ardından dikkat ederseniz İmamoğlu ve Yavaş’ın net siyasi desteğinin ardından İYİ Parti masadan kalkmadığını açıkladı.

Görünen o ki, eğer Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş farklı açıklamalar yapsalardı, İyi Parti’nin açıklaması bugünkü gibi olmayacak gibi görünüyor, diye biliriz.

İyi Parti Genel Başkanı aday için masada imzasını attı, daha sonra oybirliğiyle kabul edilen adayı tartıştı ve Yavaş ile İmamoğlu’nun aynı partiden adaylığını onayladığını açıkladı, ardından bu görüş beyanının herhangi bir kararı etkilemediğini anladı  ve sanılan kaosu yaratmayıp, sonra yine masada aynı pozisyonu almak için parti tarafından  peş peşe açıklamalar yapıldı.

Seçime 68 gün kala İyi Parti’nin seçim öncesi tutarsız eylem ve açıklamaları nedeniyle parti olarak puan kaybettiğini söyleyebiliriz.

Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, Meral Akşener’in böyle bir hareketi sadece Hükümet’in çıkarınadır. Masa’daki krizin dünya basınında tartışılmasını dikkate alırsak, bu durumun  yurtdışının gözüne Türkiye’de  “demokrasi” kavramının olduğuna dair değerlendirmesi gibi algılamak mümkün.

Yani muhalefetin seçim kampanyasının olması gerektiği gibi aktiv olduğuna yurtdışına ispatlaması için biraz daha canlı olması gerekiyor. Depremin ardından ülke gündemi deprem konusuna odaklanmışken,  yurt dışını  Türkiye’de gerçekten aktiv bir muhalefetin varlığına  ikna etmek zorunluluğu doğabilir.

Demokrasiyi, özellikle seçimde demokrasinin üyelik şartlarından en vahimi olduğunu dikkate alırsak ve Avrupa Birliği’ne üye olmaya çalışan Türkiye açısından bakarsak,  Meral Akşener’in performansının aslında hükümet tarafından değerlendirilmesi gerektiğini göre biliriz.

Yani en azından hükümet  baş bakan makamını Akşener’in hizmetlerini göz önünde bulundurarak, gözden çıkarabilir…

 

 

 

Ülker Fermankızı