Tarih Tekrar mı Ediyor?…

AXCP ve CHP’de Bölünme Süreci: Azerbaycan Deneyiminden Türkiye’ye

 

Bugün Türkiye’de 2013–2015 yıllarında Azerbaycan’da muhalefet cephesinde uygulanan politika yeniden sahnede. Ben bunu 2023 genel seçimleri sırasında, muhalefetin “Millet İttifakı” projesi ile seçime katıldığında da vurgulamıştım.

Azerbaycan’da aynı proje “Milli Şura” adı altında yürütülmüştü, ama muhalefet adına hüsranla sonuçlanmıştı. Türkiye’de ise aynı projenin muhalefet için zafer getirme ihtimali neredeyse sıfırdı—ve süreç tam da öngörüldüğü gibi ilerledi.

Azerbaycan Deneyimi: AXCP’nin Parçalanması

Azerbaycan Halq Cephesi Partisi (AXCP), 2015 yılında ciddi bir kriz yaşamıştı. Eski başkan yardımcısı Razi Nurullayev, partinin mevcut lideri Ali Kerimli’nin yürüttüğü siyaseti otoriter ve yabancı etkisi altında olmakla eleştirerek, aynı adla yeni bir parti kuracağını açıklamıştı. Nurullayev, partinin mührünü ve başkanlığını Ali Kerimli’den alma iddiasını öne sürmüş ve tüm üyeleri kendi etrafında birleşmeye çağırmıştı.

Altı çizilen bu siyasi senaryo size tanıdık geliyor mu?…

Türkiye’deki Paralel: CHP ve Bölünme Mekanizması

Bugün Türkiye’de CHP’de de benzer bir süreç işliyor. 2015’te Azerbaycan’da AXCP’nin parçalanma mekanizması nasıl çalıştıysa, aynı sistem Türkiye’de CHP üzerinde devreye girmiş durumda.

Peki senaryo ne olabilir? Eğer Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin başında geçerse ki, senaryoya bakılırsa geçecek, Özgür Özel tıpkı Azerbaycan’da Razi Nurullayev’in yaptığı gibi, aynı isimde yeni bir parti kurabilir. Böylece CHP, AXCP’nin geçmişte yaşadığı parçalanmaya benzer bir sürece girmiş olacak.

Ama bir fark var: Azerbaycan’da yeni AXCP’yi kuran Razi Nurullayev milletvekili seçilme şansına sahip olmuştu ve bu şans hâlâ sürüyor.

Türkiye’de ise sorulması gereken soru şu: Milletvekilliği açısından avantaj kimin olacak—Kılıçdaroğlu’nun mu, Özgür Özel’in mi?

Tarih Tekrarlanır mı?

Azerbaycan deneyimi, iç krizlerin partiler üzerinde nasıl derin etkiler yaratabileceğini gösteriyor. Türkiye’deki gelişmeler de aynı mekanizmanın işlediğini ve muhalefetin iç çatışmalarla zayıflayabileceğini ortaya koyuyor.

Önümüzdeki süreç, sadece partiler arası dengeleri değil, muhalefetin stratejik gücünü ve seçim başarısını da belirleyecek gibi gözüküyor…

Türkiye’de Azerbaycan Deneyiminin Tekrarı: İlginç Ama Mantıklı…

Bir Avrupa ve NATO ülkesi olan Türkiye’de, Azerbaycan’da daha önce uygulanan bir politikanın tekrar sahneye çıkması kulağa biraz şaşırtıcı geliyor, değil mi?

Ama merak etmeyin, bu uzaydan gelmiş bir fikir değil; mesele tamamen iç siyasetin dinamikleriyle ilgili…

Azerbaycan’da muhalefet stratejileri, dış etkiler ve lider merkezli yönetim eksikliği nedeniyle hüsranla sonuçlanmıştı. Türkiye’de de benzer bir mekanizma devrede, ama tabii ki biraz farklı tatlarla: lider figürler, parti içi çatışmalar ve “kim daha önde?” tartışmalarıyla.

Yani NATO üyeliği, Avrupa standartları falan değil, işin sırrı iç siyasetteki kırılganlıkta gizli…

Bir bakıma tarih kendini tekrar ediyor; sanki siyasette “Azerbaycan menüsü” Türkiye’ye de servis ediliyor.

Ama hepimiz biliyoruz ki, sunum şekli ve tatlandırıcılar farklı olsa da muhalefet adına sonuç değişmez…

Burası Türkiye olsa bile…

 

 

Yazar: Ülker Fermankızı