Geçtiğimiz günlerde Yalova, Türkiye’nin en güçlü iş insanlarından biri olan Koç’u ağırladı. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç, Setur Fukaya Turizm’in açılışı ve Beko İlker Ticaret’in 41. yıl dönümü etkinliklerine katılmak üzere şehre geldi.
İyilik Sevdalısı ve hayırsever olarak bilinen çok değerli işadamı İlker Kaya’nın davetiyle gerçekleştirilen bu özel törende, Yalova Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan etkinlik alanı, adeta bir şölene dönüştü.
Açılışa katılanların sayısı ve şehre gönderilen çiçekler, olayın büyüklüğünü gözler önüne seriyordu. O kadar çok çiçek vardı ki, son yıllarda hiç bir parti kongresinde bile bu kadarını görmemiştim. Bu görsel zenginlik, bir yandan şehri süslerken, diğer yandan paranın gücünü simgeliyor gibiydi. Çiçeklerin bolluğu, adeta “Para, sen nelere kadirsin!” mesajı veriyordu.
Yalova’nın il protokolü, siyasiler ve iş dünyasının önemli isimleri de etkinlikte hazır bulundu. Ancak törenin en dikkat çeken anı, Koç’un yaptığı konuşmaydı. Kurdele kesimi sırasında Koç, kısa ve öz bir dilekle sözlerine başladı:
“Memlekete faydanız olsun! Bol para kazanın!”
Ancak Koç’un ardından söylediği sözler ve yaptığı jestler, çok daha derin anlamlar taşıyor gibiydi. Koç, “Memlekete faydanız olsun! Bol para kazanın!” diyerek, dilini hafifçe dışarı çıkardı. Bu hareket, bir ironi mi taşıyordu? Koç’un o hareketi ifadelerini tırnak içinde mi ifade etti?” diye düşündürttü.
Çünkü bu jest ve söylem, sadece bir açılış dileğinden çok daha fazlasını ifade ediyordu. Koç’un söyledikleri, “Memlekete faydanız olsun! Bol para kazanın!” ifadesi kazanç sağlamanın önemini vurgularken, o “şakayla karışık” dil hareketi, büyük bir ironiyi yansıtıyordu. Para kazanmanın ötesinde, bu süreçte memlekete de bir şey kazandırmanın gerektiğini ima ediyordu. Ancak o dil hareketi, bu mesajı alan herkesin kafasında bir soru işareti bırakıyordu.
Yalova’daki bu etkinlik, sadece bir bayilik açılışının ötesine geçmişti. Çiçekler, kazanç dilekleri ve bir dil hareketinin ardında, iş dünyası ve siyasetin birleştiği noktada derin bir mesaj yatıyordu.
Yazar: Ülker Fermankızı