Mustafa Kemal Atatürk’ün Partisi olarak tanınan Cumhuriyet Halk Partisi yerel seçimlerde büyük başarı kazandıktan sonra bir sıra partililer sevinçten psikoloji terimle desek “eyforiya” dönemine girdi ki, bu da bir çok siyasilerin başlarını döndürdü. O kadar başlarını döndürdü ki, siyasi parti üyeleri ana muhalefeti oluşturan partinin temsilcileri olduklarını unutarak, kreşteki çocuklar gibi birbirilerini genel merkeze şikayet eder, birbirilerine ceza keser oldular. Allahtan birbirilerine terlik atacak, köşeye koyacak kadar çocuklaşmasalar da, koskoca partililerin “anne, o bana küfür etti” gibisinden şikayetlerini de görmüş olduk.
Sözlerimi sakın garipsemeyin, çünkü bu inanılması zor olsa da, bir gerçek. Dikkatlerinizi şimdilik Cumhuriyet Halk Partisinin Yalova İl başkanlığına çekeceğim. Yalova’da şuan bütün dikkatler AK Parti’deki değişimlere ve istifalara yönelse de, Yalovaspor’un arazisinin satışı kararı tartışma konusu olarak gündemi pek zapt etse de, arka planda CHP Yalova il başkanlığında il başkanlığı için koltuk sevdasına düşenler koskoca partide siyaset yapmak yerine çocukça koltuk kavgası yapıyorlar.
Evet, Tolstoy “Savaş ve Barış” eserinde “Başarıya giden yolda her yol mubahtır” dedi de, daha bu yolda yaşını başını görmezden gel ve çocukça koltuk davası yap, sonra da adına “siyasi konu” de, dememişti.
Hem CHP Yalova İl başkanı Erdem Doğancı bugün yerel olarak seçimi çok sayıda belediyeleri alarak ildeki bütün siyasi parti başkanlarından 1:0 öndedir. Bu bir gerçek. Sayın Doğancı’yı başarılı il başkanı olarak taktir etmek yerine altındaki koltuğa da göz diken partililerin olması sizce gerçekten bir siyaset mi, yoksa çocukça bir düşüncesizlik mi?
Kafanız karman çorman olmadan biraz daha aydınlatalım sizleri. CHP Yalova İl Başkanlığı belediye seçimlerine bir sıra aday adaylarla katılmıştı. Bunlar arasında çok iyi Yalova’ya hakim, kente uzun süre farklı siyasi alanlarda hizmet veren adaylar da vardı. Özellikle bu aday adaylar arasında iki isim çok konuşulan isimlerden idi.
Biri belediye başkanlığını kazanan Mehmet Gürel, diğeri ise Sinan Giray ismi idi. Her biri parti il yönetiminde çok önemli yere sahip. Her birinin kendine göre sevenleri ve çevresi var. Parti içindeki ve parti dışındaki “yapay güçler” bu iki önemli siyasi ismi birbirlerine düşürmeğe çalışsa da, her ikisinin siyasi donanımı buna izin vermedi. Hatta yıllar önce Mehmet Gürel CHP Yalova İl Başkanı iken Sinan Giray partinin il başkanlığı yönetiminde idi.
Bugün Yalova Belediye başkanı olarak seçilen Mehmet Gürel artık bir parti için değil, bütün Yalova için hizmet veriyor ve parti içerisinde çocukça dönen dolaplardan da hayli uzak.
Ama sular nedense durulmuyor. Partililer özellikle partinin disiplin kurulu başkanı çok cesurca hizmetkarlık yaparak, partideki siyasilerin sosyal medya hesaplarındaki eleştiri, basına verdiği demeçlerdeki kınama ve eleştirileri tek tek incelemeye alarak, partideki siyasileri partiden diskalifiye edecek kadar ceza mekanizmasını da üstlenerek uygulama hükmüne sahipmiş.
Aslında bu disiplin kurulu başkanı böyle parti köşelerinde ziyan oluyor, adam iç işleri bakanı olacak bir yapıya sahip. Düşünün, böyle bir disiplin kurulu başkanı olsaydı TBMM’de yumruk yumruğa gelen vekiller de olmazdı…
Ama bir soru ister istemez doğuyor: CHP Yalova disiplin kurulu başkanı neden Vefa Salman’ın mahkeme olayında, Halit Güleç’in mahkeme olayında, Ali Kangal’ın mahkeme olayında “mahkeme sürecinde partiyi etkilememek adına” diskalifiye kararı almıyordu da, Sinan Giray’ın sosyal medyadaki iki seçim dönemindeki rakip eleştirisine göre bu kararı alıyor? Hani CHP hep “HAK, Hukuk, Adalet” sloganını öne çekiyor ya… Bu konuda nerde hak, nerde hukuk nerde adalet sayın disiplin kurulu başkanı, diye neden bir partili sormuyor?
Peki, burada önemli konu o ki, siyasi bakımdan donanımlı ve geniş bir çevre sahibi olan Sinan Giray’ın partiden diskalifiye edilmesi kimin işine geliyor? Mesele de bu.
Bugün Sinan Giray partide siyasi kadro olarak istenilen seçimlere katılma ve başarı elde etme kapasitesine sahip. Bu durum sadece iktidar partisinin değil, demek ki bazı CHP’lilerin de işine gelmiyor. Veya Sinan Giray partide kiminse oğlunun veya yakın akrabasının yolunu kapatacak bir siyasi birikime sahip biri olduğu için harcanıyor olabilir. Ya da CHP’liler arasında iktidarın yereldeki çorbasında tuzu olan birileri vardır…
Şimdi komik bir siyasetle Atatürk’ün partisini temsil ettiklerini iddia eden bir sıra CHP’liler parti içerisindeki şahsi amaçlarına kendilerince siyasi süs vermek için belediye başkanının adını ballandıranları, partinin siyasi kimliğini kullanarak partililer arası konuların parti dışında allanıp dallandıranları, partinin itibarını şahsi amaçları ve prensipleri için harcayanları ve en önemlisi genel merkez karşısında gereksiz malzemeye siyasi görüntü vermek adına Sinan Giray ile Mehmet Gürel’i karşı karşıya koyanları da disiplin kurulu başkanı genel merkeze rapor etmesi gerekir…
Diğer taraftan gelin eğri oturalım doğruyu konuşalım. Konu sadece Sinan Giray değil. Mesela “X” isimli kişi siyasi kimliği ve partili kimliği ile partilisi olan Mehmet Gürel’i eleştirme yetkisine sahip olduğu gibi, Belediye başkanı olarak yaptığı işleri taktir etme yetkisine de sahip. Hele bir de seçim döneminde karşındaki kişi rakibinse eleştirmek bir de doğal hakkın oluyor, bunu da unutmamak lazım. Çünkü bu “X” kişi başka bir partinin üyesini değil, kendi partisinin üyesini yeri geldiğinde eleştirmek, yeri geldiğinde met etmek hatta destek vermek hukukuna sahip. Bilmeyenler parti tüzüğünü iyice okusun ve ondan sonra birlik ve beraberliği ihlal edenleri disiplin kuruluna şikayet etsin…
Diğer taraftan demokrasi ve söz azatlığı partide ne zamandan diskalifiye edilme malzemesi olmuş? Burası Hitler’in konslageri değil, burası Türkiye!
NOT: Siyasi bir partiyi çaycıdaki dedi-kodu alanına çevirenler, yarın oy için vatandaşa muhtaç olacaklarını unutmamalı. Vatandaş sizin döndürmeğe çalıştığınız siyasete hakim olmaya bilir, ama şahsi amaçlarınız adına partililerin birbirini harcaması gibi birlik ve beraberliğe zıt davranışları gördükçe sizlere duydukları siyasi güvenleri sıfıra iniyor.
Siyaset kirli bir oyundur dedik diye, vicdanını kayıp edenleri de siyasete alın demedik herhalde… Ana muhalefetin böyle uyduruk konularla siyaset yapmasını değil, ülke genelinde önemli konulara değinmesini gerekir.
O yüzden sayın kravatlılar, akrabalarınızı koltuğa getirme isteklerinizi insan harcamadan isteyin. Vatandaş faktörü, insanlık faktörü, adamlık faktörü, partinin siyasi itibarının sizin koltuk sevdanızdan daha önemli olduğunu unutmayın…
Yazar: Ülker Fermankızı