Rusya-Türkiye Arasındaki “Sorunlu Elma”

Siyasi Yazar Ülker Fermankızı

 

Suriye, 2024 itibarıyla birçok iç ve dış aktörün dahil olduğu karmaşık bir mücadele alanı olmaya devam ediyor. Türkiye, Rusya, İran, ABD ve PYD gibi tarafların çeşitli hedefleri, ülkenin geleceği üzerindeki belirsizlikleri artırıyor. Bölgedeki bu çok yönlü ilişkiler ve çatışmalar, Suriye’nin iç dinamiklerini olduğu kadar uluslararası dengeleri de etkiliyor.

Türkiye ve Esad Rejimi: Normalleşme Çıkmazı

Türkiye’nin Suriye ile normalleşme girişimleri, Esad rejimi ile ilişkilerde belirli ilerlemeler sağlasa da, süreç temel sorunlarda tıkanmış durumda. Türkiye, sınır güvenliğini sağlama, terörle mücadele ve sığınmacıların geri dönüşü gibi somut adımlara öncelik verirken, Esad yönetimi Türk askerlerinin çekilmesini ana koşul olarak öne sürüyor. Bu durum, iki taraf arasında çözüm yollarını zorlaştırıyor.

Esad rejimi ise, yurtdışına kaçan Suriyelilerin geri dönüşünü teşvik etmek adına genel af ilan ederek uluslararası alanda itibar kazanma çabasında. Ancak bu girişimler, ekonomik kriz ve güvenlik sorunları nedeniyle sınırlı bir etki yaratıyor.

PYD, Merkezi Hükümet ve ABD’nin Rolü

Suriye’nin kuzeyindeki durum, PYD’nin merkezi hükümetle diyalog kurma çabaları ve ABD’nin desteğiyle şekilleniyor. PYD, bölgesel taleplerini sürdürürken, Suriye hükümeti bu taleplere temkinli yaklaşıyor. ABD’nin askeri varlığı ve PYD’ye desteği, bölgedeki gerilimi daha da artırıyor. Türkiye ise PYD’yi PKK’nın uzantısı olarak görerek operasyonlarına devam ediyor. Bu durum, hem ABD ile Türkiye arasındaki gerilimi hem de Suriye’nin kuzeyindeki istikrarsızlığı derinleştiriyor.

Rusya ve İran’ın Suriye’deki Etkisi

Rusya ve İran, Suriye’deki en güçlü dış aktörler olarak etkinliklerini sürdürüyor. Rusya, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunarak Esad yönetimini desteklerken, askeri müdahaleler ve diplomasiyle bölgedeki etkisini korumaya çalışıyor. Ancak, Ukrayna savaşıyla birlikte Rusya’nın askeri kapasitesi, Suriye’deki operasyonlarına da yansımış durumda. Bu boşluğu İran dolduruyor ve Suriye’deki etkisini artırıyor. İran’ın, Rusya’dan aldığı insansız hava araçları ve topçu desteği, bölgedeki askeri güç mücadelesinde belirleyici bir rol oynuyor.

Öte yandan, İran’ın bölgedeki genişlemesi, özellikle İsrail’i endişelendiriyor. Bu da, İsrail ile Türkiye arasında örtülü bir işbirliğine yol açabilir. Her iki ülke de İran’ın Suriye’deki varlığını sınırlamaya çalışıyor. Ancak bu işbirliği, stratejik bir ortaklık olmaktan çok, karşılıklı çıkarların örtüştüğü bir ilişki olarak şekilleniyor.

Türkiye’nin Suriye Planında İsrail ve İran Dinamikleri

Türkiye’nin Suriye’deki rolü, bölgedeki diğer büyük oyuncuların stratejileriyle doğrudan bağlantılı. Özellikle İsrail’in İran’ın bölgedeki etkisini sınırlamaya yönelik stratejileri, Türkiye’nin Suriye’deki faaliyetlerini etkiliyor. Türkiye, Suriye’deki Kürt gruplara yönelik operasyonlarla sınır güvenliğini sağlamayı hedeflerken, aynı zamanda İran’ın Suriye’deki etkisini zayıflatmaya çalışıyor. İsrail’in, İran’a karşı yürüttüğü hava saldırıları ve istihbarat operasyonları, Türkiye’nin stratejik planlarıyla örtüşebiliyor. Ancak bu durum, iki ülkenin doğrudan işbirliği yaptığı anlamına gelmiyor. Türkiye’nin öncelikleri, Kürt hareketleriyle mücadele ve sınır güvenliği odaklıdır. Bu nedenle, bölgesel güç dengeleri doğrultusunda İsrail ile dolaylı bir işbirliği mümkündür, ancak bu her zaman örtülü bir şekilde gerçekleşir.

Rusya-Ukrayna Savaşı ve Suriye Dinamikleri

Rusya’nın Ukrayna’da sürdürdüğü savaş, Suriye’deki durum üzerinde de önemli bir etki yaratıyor. Ukrayna’ya yönelik askeri operasyonlar nedeniyle Rusya, Suriye’deki askeri varlığını bir ölçüde sınırlamak zorunda kaldı. Bu durum, İran’ın Suriye’deki etkisini güçlendirmesine olanak sağladı. İran, Rusya ile olan ilişkilerini daha da derinleştirerek Suriye’deki stratejik varlığını pekiştiriyor.

Ekonomik açıdan ise, Ukrayna savaşı, Suriye’nin zaten zor durumda olan ekonomisini daha da kötüleştiriyor. Özellikle buğday ihracatındaki engellemeler, temel gıda maddelerinin fiyatlarında ciddi artışlara yol açtı. Bu, Suriye halkı için ek zorluklar yaratırken, rejimin içindeki ekonomik baskıları da artırıyor.

Rusya-Türkiye Arasındaki “Sorunlu Elma”

Rusya ve Türkiye arasındaki Suriye konusundaki ilişkiler, karmaşık ve çelişkili olarak tanımlanabilir. Enerji, ekonomi ve kısmi askeri anlaşmalar gibi farklı alanlarda stratejik işbirliğine rağmen, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik tutumu, Rusya için giderek daha fazla sorun kaynağı olmaktadır.

Rusya uzmanları, Türkiye’nin Suriye’deki eylemlerini genellikle Rusya’ya “sırtından bıçaklama” olarak nitelendiriyor. Moskova, Esad rejimini ve ülkenin tamamında kontrolü yeniden sağlama çabalarını desteklerken, Türkiye kuzey bölgelerinde, özellikle PKK ile bağlantılı Kürt gruplarına karşı aktif bir şekilde karşı koymaktadır. Rusya için, Esad’ın iktidarını destekleyen bir ülke olarak, Türkiye’nin kuzeydoğu Suriye’ye müdahalesi, özellikle Kürtlere karşı yürütülen askeri operasyonlar, bölgenin istikrarını sağlama ve Suriye hükümetinin pozisyonunu güçlendirme çabalarına büyük bir engel teşkil etmektedir.

Ayrıca, Türkiye’nin ulusal güvenliğini sağlama ve Kürt ayrılıkçılığıyla mücadele etme konusundaki hırsları, Rusya’nın Suriye’deki çıkarlarıyla her zaman örtüşmemektedir. Moskova, Türkiye’yi Suriye krizine siyasi bir çözüm bulma konusunda önemli bir ortak olarak görse de, Ankara’nın Kürt hareketini sınırlamaya yönelik eylemleri, Rusya’nın etkisini zayıflatabilir ve Suriye’deki istikrar planlarını tehlikeye atabilir. Bu durum, Rusya’nın bölgedeki pozisyonlarını koruması açısından özellikle önemlidir.

Bu çelişkilere rağmen, her iki ülke de diyalog ve işbirliğini sürdürmeye devam etmektedir, özellikle Soçi anlaşmaları ve Astana görüşmeleri gibi müzakere süreçlerinde. Ancak, Suriye’nin geleceğinde Kürt güçlerinin rolü gibi temel konulardaki anlaşmazlıklar, Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerde hala bir ihtilaf konusu olmaya devam etmekte ve bu da bölgedeki stratejik işbirliklerini zorlaştırmaktadır.

Esad’ın Rusya ve İran Desteğine Dayalı Planı

Esad, Rusya ve İran’ın desteğiyle Suriye’deki kontrolünü sürdürmeye devam ediyor. Türkiye ile normalleşme çabaları sürerken, Esad bu süreçte Türk askerinin Suriye’den çekilmesini ana koşul olarak belirliyor. Rusya, Türkiye ile Şam arasındaki olası bir yakınlaşmayı destekleyebilir, çünkü bu durum Rusya’nın bölgedeki stratejik çıkarlarına hizmet edebilir. Ancak bu ilişkiler henüz somut bir ilerleme kaydetmiş değil.

Esad, yurtdışına kaçan Suriyelilerin geri dönüşünü teşvik etmek için af ilan etse de, ülkedeki ekonomik çöküş ve güvenlik sorunları bu planın başarısını sınırlıyor. Suriye’deki iç savaş devam ederken, Esad’ın geleceği, hem bölgesel güçler hem de uluslararası aktörlerin tutumlarına bağlı olarak şekillenecek.

Sonuç: Belirsizlik ve Çelişkiler

2024’te Suriye’nin geleceği, iç ve dış faktörlerin etkileşimiyle belirsizliğini koruyor. Türkiye’nin Esad rejimiyle olan normalleşme süreci, PYD ile yaşanan gerilimler, Rusya ve İran’ın Suriye’deki stratejik hamleleri, bölgedeki güç dengesini sürekli olarak değiştiriyor. Özellikle Ukrayna savaşı, Suriye’deki ekonomik ve askeri durumları etkileyerek Rusya ve İran arasındaki ilişkiyi daha da güçlendiriyor.

Suriye, içsel ve dışsal faktörlerin birbirini etkilediği bir denklemde şekillenmeye devam ederken, bölgedeki her aktörün stratejileri ve hedefleri, ülkenin geleceğini belirleyecek önemli faktörler arasında yer alıyor.

 

Siyasi Yazar Ülker Fermankızı