Tek tek eksiliyor yaşam … SEVİYORSAN ADAM GİBİ SÖYLE ERTELEME..!
Ağacından sevilen, sevilmeyen, özlenen, hasret çekilen isimler… Sohbetlerde, -di li geçmiş zamanlı anılarda bahsedilmeye başlanıyor gidenlerden.
Ebedi hayata intikal edenlerin hep iyi taraflarını hatırlıyoruz. Acaba yaşarken de bu kadar iyi niyetle, iyi taraflarıyla anımsamaya çalışıyormuyuz yanı başımızdakileri? Gün geliyor hiç uğruna kırıyoruz birbirimizi, hiç uğruna darılıyor, hiç uğruna harcayabiliyoruz bizi sevenleri, sevdiklerimizi.
Öyle kısa ki yaşam; ne kızmaya, ne nefrete, inada, tartışmaya vakit var, ne de hayallerimize ket vurmaya. Yaşam kısa diye anı yaşayın demiyorum, anı yaşamalı ama; yanındakileri, sevenlerini, kendisine ihtiyaç duyanları da unutmamalı, bencilce hareket etmeden sorumluluklarını da göz önünde bulundurarak yaşamalı insan. Önce kendi değerini bilmeli ki karşısındakilerin yaklaşımlarını kalp kırmadan değerlendirebilsin.
Mesela bugün İzmir’ de sağanak yağış vardı. Bazıları “inşallah akşama kadar biter yağış, ıslanırsam hastalanırım” diyor, bazıları da şimdi şu yağmur altında ne de güzel yürünür, koşulur düşüncesi içinde. Yaşamın güzel olması bakış açınızda gizli oysa ki.. Canın, bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında deli gibi dönmek mi istiyor, dön! Yeşillik gördüğünde tabiatı izlemek yerine onu yaşamayı dene; bas çimlere, koş delice! Yüzücülüğün iyiyse dal denizin dibine, in inebildiğin yere. Çık dağın zirvesine, korksan bile o heyecanı yaşamak iste, yamaç paraşütü yap, bungee jumping heyecanını tat. Korktuğun ne varsa üzerine git ve aşmaya bak.
Hayat öyle kısa bir çizgi ki yaşamını kısıtlama, erteleme hiçbir şeyi, seviyorsan çekinmeden söyle, yarın geç olmadan. Seni dünyaya getiren ve üzerinde hakkı olan insanlara sevgini, saygını hala yanındayken göster, dile getirmek istediğinde bulamayabilirsin onları. Gülmek mi geldi içinden, erteleme gül vakit varken…
Yazar: Mehmet Açık