Yalova Uzmanlar Koleji Öğretim üyesi, Uzmanlar Kişisel Gelişim Kursu müdürü, başarılı Eğitim Uzmanı Eda Pekgüleç ile yaptığımız röportajda eğitim sektöründe hem yabancıları, hem vatandaşları ilgilendiren eğitimle ilgili önemli konuları değerlendirdik.
Uzun süre Yalova’dan uzakta kalan, ama bilgisi, tecrübesi ve her daim “gelişerek başarı elde edilir” sloganlı hayat felsefesine sahip Eda hanım faaliyeti boyunca bir sıra özel okullarda müdürlük yaptı. Biz de, uzun zamandır Eda hanımla yapmak istediğimiz röportajımızı gerçekleştirerek, bu gün eğitim sektöründe her kesi düşündüren sorulara cevap bulmaya çalıştık.
Tabii, özel ve devlet okulunda okumak kişisel bir seçim olduğu kadar bir de şuan ekonomik bir duruma göre de şekilleniyor, diye biliriz. Bana göre, Atatürk başta olmakla dünyada tanınıp bilinir hangi lider özel okul bitirdi ki? Hepsi devlet okulundan mezun oldu. Demek ki, özel ve devlet okulu fark etmeksizin, eğitimli olmak bir tercih değil, bir karar meselesidir. Bu fikirleri, artı, “ülkemizde eğitim almak isteyen yabancılar tercihlerini özel okuldan yana mı yapmalılar, ya devlet okulundan mı yana?” gibi soruyu da sorarak, uzun zaman özel okullarda müdürlük yapmış, eğitim uzmanı Eda hanım da paylaşacak mı diye merak ettim.
Eda hanım ise oldukça diplomatik bir cevapla, ne özel okullardan puan kırdı ne de devlet okullarından. Yine konuyu bir şekilde kişinin tercihi, ekonomi durumu, dil bilgisi ve becerileri ile bağlamayı başardı:
“Öncelikle ülkemizde eğitim alan her bir yabancı için Türkçeyi nasıl bilmesi çok önemlidir. Türkçe bilmeyen bir yabancı öğrenci devlet okulunda büyük kayıp yaşar. Ama bu konuda özel okullar bireysel destek verme imkanına sahip olduğu için öğrenciyi daha iyi yere getirme konusunda başarılı ola bilir”. dedi.
Daha sonra Eğitim Uzmanı Eda hanıma, “Yabancı eğitim uzmanlarının iddialarına göre, bir ülkede faaliyette bulunan bütün eğitim müesseseleri eğitim bakanlığının çizelgesine göre çalışıyorsa, devlet ve özel okullarda eğitimin kalitesi bakımından hiç bir fark olmaz”. Sizce bu doğru bir tespit mi?- diye sordum.
“Evet, yurtdışında sosyal devlet anlayışı ile hareket edildiği için bu o kadar da fark edilmiyor. Fakat ülkemizde yaşanan bir takım farklılıklar söz konusu. Bugün bir ailenin maddi durumu müsade ediyorsa, tercihlerini özel okuldan yana yapıyorlar. Devlet okullarında öğrencinin seçim şansı pek olmuyor. Özel okullarda öğrenci hem dersi, hem öğretmeni seçme şansına sahip. Özel okulda öğrencilerin hep bir alternativi var…” diye cevap verdi.
Sovet dönemini yaşamış biri olarak, o dönemde çocukların pek çok sosyal sorunları olmadığı için ve devlet tarafından okul sonrası çeşitli aktivitelere zaman ayıranlar çoktu. Bu aktiviteler de, bir birey olarak her bir öğrenciyi daha sosyal, daha başarılı yapıyordu diye hatırlatarak, günümüzde yaşanan ekonomi sorunların, sosyal problemlerin, günlük kaygıların öğrencileri yıprattığını ve aktivitelere ayıracak zamanlarını ellerinden alındığını, bir nevi heveslerinin de kursaklarında bırakıldığını görüyoruz. Eğitim uzmanı olarak, sizce sorunun çözümünü görüyor musunuz? -diye sordum, uzamanın cevabı ise çok ilginçti.
“Ben uzun süre ilk okul öğretmenliği yaptım. Tecrübeme dayanarak sorunun ne zaman yarandığını söyleye bilirim. Çocuk yaşayarak ve yaparak öğrenir. Yani bizlerin en büyük hatası, çocuğun somut döneminde soyut öğretiyi çocuğa dayatmaktadır. Devlet bu konuda çok girişken bir konuda. Çocuklar için ücretsiz saysız aktiviteler oluşturuyor. Var günümüzde de. Bence çocuklar çocukluklarını yaşamalıdır. Her bir aile ferdinin sorumluluk alması iyidir. Ama kaldıra bileceği ağırlığı aşmayacak şekilde sorumluluk olursa, aileler de buna dikkat ederse, böyle bir sorun kalmamış olur diye inanıyorum” dedi.
Son olarak, eğitimde bugün çocuklar bilinçaltı teknik ve dakik bilimlere yöneltiliyor. Bugün hukuk bölümünü seçen bir yabancı öğrenci Türkiye tarihini, Türkün dilini, hukukunu, anayasasını değil de neden matematik ve mantık kapsamlı sınava tabi tutuluyor? Bunun mantığı nedir? Bir yabancı öğrencinin hukuk bölümünde eğitim alması için Türkçesi ve Türkiye anayasasından daha mı çok matematiğe ihtiyacı var? Diğer taraftan gençler şiir ezberlemiyor, okulda bunu talep etmiyor. Zaten edebiyat dersleri ayrıca bir branş şeklinde yok, coğrafi ayrıca bir branş şeklinde yok… Tarih bölümünde eğitim alan son sınıf öğrenci bugün doğduğu ilin tarihini bilmiyor. Eğitimde bu kadar, sorunlarımız ve boşluklarımız var iken, neden eğitim uzmanlarımız TBMM’de mevcut eğitim komisyonuna bu gibi sorunların çözümü adına teklifler sunmuyor?-diye soru sordum.
Eğitim uzmanı Eda Pekgüleç ise konuya bir kadar daha diplomatik yanaşarak, çözüm odaklı tavsiyelerde bulundu: “Eğitimimiz her gün gelişiyor. Bugün Türkiye eğitimini tercih eden ve bunun için ülkemize yabancı ülkelerden gelen öğrenci akını var. Tabii, eğitimde sizin de altını çizdiğiniz gibi boşluklar var. Ama onları da çözmek adına biraz daha gayret edilmelidir. Bu konuda hemfikiriz. Bugün Türkiye eğitimini çok sayda yabancı tercih ediyor diye, biz eğitimin gelişmesini durdurmaktan vaz geçmedik ki. Aksine biraz daha çalışarak dünyanın gelişmiş ülkelerinin eğitimine beraber bir eğitim sistemi elde ede bilmek için yol kat etmemiz gerektiğinin kanaatindeyim” dedi.
Haber: Ülker Fermankızı